30 Aralık 2011 Cuma

Bir YIL Biterken...

2011’de
Çok mutlu oldum.
Hayatın en güzel sürprizi benimle oldu; bir bebeğimin olacağını öğrendim (Mayıs 2011)
İşe girdim, işten çıktım.
Çok tembellik ettim, az kitap okudum.
Hayal kurdum.
Umutsuzluğa kapıldım.
Bazen ağladım.
Bazen ufacık şeylere saatlerce güldüm.
Çok üzüldüğüm zamanlarda yılmamayı keşfettim
İstedim, olmadı, kabullendim.
Ailemi çok özledim.
Dedem ve Babaannemin,Kardeşimin hayatımda bana çok şey kattığını bir kez daha anladım ve varlıkları için çok şükür ettim.
Çok güzel bir tatil yaptım, çok gezdim, yeni yerler gördüm.
Çok tatlı ve iyi bir Eşim olduğu için ve daima onu yanımda gördüğüm için Allah’a çok şükür ettim.
Çok sıkıldığım zamanlarda bir bebeğin hayatı nasıl değiştirebileceğini öğrendim.
En basitinden küçük bir baş ağrısı yaşadığımda, bedenimin kıymetinin farkına vardım ve sağlığıma şükrettim.
Yılbaşı Ağacı süsledim, başkalarına hediyeler aldım.
Hayalimizdeki arabaya kavuştuk,aldık  !!
Yeni eşyalar aldım, Bebek odası düzenledim.
2011 hamilelik saltanatımla geçti,bir bebeği içimde büyüttüm :)
Ev hanımlığı benimleydi; birçok çeşit yemek yapabildiğimi fark ettim.”Bugün ne yesek ?” sorusunu sormaya her eş gibi bizde nail olduk :)
En mutsuz anlarda bile, mutlu olduğum anları düşünerek kendimi iyi hissetmeyi başardım.
Büyüdüğümü  artık kabullendiğimi fark ettim.
Veeee Bol bol NAR yedim :)
Bir dilek tutuyorum 31 Aralık  gecesi için, hem diz boyu kar istiyorum;hem de Kardeşim,Benim,Eşim,,Annem vee sevdiklerim için çok güzel bir dilek tutuyorum.Umarım bu dileğim kabul olur.
                                             YILBAŞI AĞACIMIZ :)

 2012’nin
Aileme;
Hayatımız  boyunca unutamayacağımız mutluluklar ve bol neşe katması dileğiyle….

29 Aralık 2011 Perşembe

37. Haftamız :)

* Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 48 cm. ve ağırlığı 2950 (2500-3650) gram!
* Bebeğiniz günde yaklaşık 25-30 gram almaya devam ediyor...
* Bebeğinizin bağırsaklarında mekonyum adı verilen ilk dışkı da giderek birikmeye başladı. Bu dışkı normal şartlarda doğumdan sonraki ilk 24 saatte çıkarılır. Buna karşın idrar yapma işlevi gebeliğin erken dönemlerinden itibaren devam ederek amniyos sıvısının devamlılığını sağlamaktadır.
*  Evet, artık sınıra girdiniz. Doğumların %75'i 38-42. gebelik haftaları arasında gerçekleşir. Yaklaşık %5 anne adayında doğum eylemi 42. hafta dolmasına rağmen başlamaz. Geri kalan %20 anne adayı ise bebeğini 38. haftadan önce dünyaya getirir. Muhtemel doğum tarihinizi belirlerken son adet tarihinizin ilk gününü girdiğinizden eminseniz, sitenin otomatik hesaplayıcısının size verdiği tarihte doğum yapma şansınızın yalnızca %5 olduğunu bilmelisiniz. Anne adaylarının büyük kısmı bu tarihten beş gün önceki ve beş gün sonraki tarihlerden birinde doğum yaparlar.
* 37. gebelik haftasındasınız doğuma sayılı günleriniz kaldı. Kadınların en çok merak ettiği soru şu “Bebeğim içimden nasıl çıkacak” Doğa size bebeğinizi doğurma yetisi vermiş merak etmeyin. Sizde annenizden aynı yolla çıktınız. 
*  Gebeliğinizin  37.ve 38. haftalarda, uyumak işkence haline dönüşmüştür. Yüz üstü veya sırt üstü yatmanız söz konusu olamaz. Size uyumanız için önerilecek en iyi pozisyon sol tarafınıza yatınız.
*  Gebeliğin son haftalarında hastalanmamaya bakın kalabalık yerlerde takılmayın hastanelerde gereksiz yere zaman geçirmeyin. Bebeğinizi sağlıklı doğurabilmeniz için öncelikle sizin sağlıklı olmanız gerekli.
*  Göğüsleriniz büyümüş ve kolostrum sıvısı üretebilmektedir
*  Doğum yaklaştıkça daha çok şüpheci olacaksınız her hissettiğiniz her ağrıyı doğum sancısı sanacaksınız, doğum sancılarınız başlayabilir vücut doğuma hazırlık yapıyordur. Birkaç gün içerisinde serviksteki mukoz yapı kaybolacaktır. Bu doğum süresinin başladığı anlamına gelir.


Minik bebeğimiz,Öykü Deren'im bugün 36 hafta 6 günlük :)
Yeni bir yıla girerken,gerçekten artık doğuma sayılı günlerimiz kaldı..Eksiklerimizi tamamlasak da hep bir şey alacakmışız gibime geliyor.Yılbaşı yaklaştıkça eşimin işleri son safhada,hatta sabahlayarak çalışıyor.Bense,evde tek kalmamayı tercih ediyorum.24 Aralık Cumartesi sabahından  beri annemlerde kalıyorum.Sözde kahvaltıya diye gittim ama eşimin işi çıkınca orada kaldım.5 gündür ordaydım gerçekten kendi evimi çokkk ama çookk özlemişim.Sonuçta herkesin kendi evi !!..Çok keyifli zamanlar geçirdim.Annem ve dayımlarla beraber.Bol bol gezdik,5 gün dolu dolu geçti.Teyze bol olduğu için gezmeler de arttı tabi..
Bebeğim çok kısmetli,teyzeleri ona birçok hazılık yaptılar ve hala da yapıyorlar.Battaniye ördüler,yelek ördüler,uzun hırka ördüler.Hepsi çok şeker olmuş.


Yılbaşı gecesi de eşimle beraber dayımlardayız.Teyzemler,biz ,dayımlar,anneannem,dedem beraber olacağız.Yılbaşı çekilişi bile yaptık bana Elif çıktı :) Dayımda bana hediye alacak !! Hafta sonuna kadar şu hediye işini halletmem gerekiyor.Hediye çekilişinde dedemi unutmuşuz,bende ona süpriz yapıp,ona da hediye almayı düşünüyorum.Kafamda Elif,Metehan,Dedem ve Annem e hediye almak geçiyor.

24 Aralık 2011 Cumartesi

36. Haftamız :)

Minik bebeğimiz bu hafta 36. Haftasında !!

·        *  Bu haftanın sonunda bebeğinizin boyu yaklaşık 47 cm. ve ağırlığı 2850 (2250-3500) gram!
·        *  Bu haftadan itibaren ev işlerinden de izne ayrılın. Eşiniz ve yakınlarınız tüm ev işi görevlerini seve seve sizin yerinize yaparlar. Ne de olsa ailenin odak noktası sizsiniz.
·         *  Bebeğiniz artık her geçen gün yaklaşık 25-30 gram ağırlaşıyor ve yeri de giderek daraldığından hareketlerini daha farklı hissetmeye başlamış olabilirsiniz.
·         *  Bebeğinizin karnınızda yaptığı hareketler, bunları kısıtlı bir alanda yapıyor olsa da, doğduğunda yapacağı hareketlerle oldukça benzeşir. Bu haftalarda yapılan gözlemler bebeklerin en sık yaptığı hareketlerin hıçkırma, gerilme, irkilme ve parmak emme şeklinde olduğunu göstermektedir.
·         *   Yine bu haftalarda dış ortama hazırlık amacıyla solunum hareketleri de sık yapılan hareketlerdendir. Akciğerlerin içi havayla dolu olmasa da gün boyunca yüzlerce kez yinelenen bu hareketlerin amacı solunum kaslarının güçlendirilmesidir.
·         *   Sık sık acıkıyorsanız kendinize iyi bakın yedikleriniz bebeğiniz minik bir kısmı bebeğiniz tarafında depolanır.
·       *     Bebeğiniz sıkıştığı veya yerinden memnun olmadığı zaman leğen kemiğinize darbeler vurarak sizi hareketlendirecektir.
·         *   Bebeğinizin cildini saran beyaz yağlı madde bu hafta vücut tarafından geri alınacaktır.
·        *    Bazen ani ağrılar hissedebilirsiniz bebeğinizin yeri çok dar olduğundan yer değiştirme hareketlerini ani ağrılar olarak hissedebilirsiniz.
·       *     Doğumla ilgili endişeleriniz olabilir çoğu kadın doğumda felaket senaryoları yazar doğum biyolojik bir süreçtir. Kafanıza en kötüyü getirmeyin.

Miniğim, bu haftalarda yeri dar olmasına rağmen hala hareketli, sese karşı aşırı duyarlı. Özellikle kalabalık ortamlarda bulunduğumda hemen kendini göstermeye çalışıyor. Evde tek başımayken ise mışıl mışıl uyuyor karnımda :) Heyecanımız tam sürat devam ediyor, bu haftalarda evde tek kalmamaya özen gösteriyorum. Sabahtan annemlere geçiyorum benim için daha faydalı oluyor.Bugün doktor muayenem vardı.Bebeğim tam 2700 gr dı.Sağlıklı olmasına çok sevindim.Her anne adayı gibi bende her muayenede farklı heyecanlar yaşıyorum.Acaba sağlığı iyi mi kilosu yerinde mi vs…hep aklımda olan sorular oluyor.
Tek bildiğim gerçekten onunla çoookkk mutluuuuu olduğum :)

22 Aralık 2011 Perşembe

Mutluluk :)

       Çok yakınımızda olmasına rağmen hep bizden uzakta olduğunu sanırız.. ya da hiç sahip olamayacağımızı.. Hayat boyu ihtiyacını hissettiğimiz ve vazgeçemeyeceğimiz tek duygudur.
Mutluluğumuzu hiç aklımıza getirmediğimiz zamanlar gerçekten mutluyuzdur.
İşte onun için gerçek mutluluk hep sonradan dank eder..
Mutluluğun kocaman olanı insani en beklemediği anlarda yakalayıp başka gezegenlere falan uçurur. Küçük olanlarını bulmak içinse dev taşları kaldırıp altına bakmaya gerek yoktur. Çoğu zaman burnunuzun ucunda dururlar.. fakat yaşamın acelesinden (ne acelemiz varsa), koşuşturmaktan; yanından  öyle hızlı geçersiniz ki göremezsiniz bile !!
        Mutluluk kişiden kişiye değişir.Kimi zaman evdeki huzurdur..Kimi zaman telefonu "canıııım" diye açan sıcacık bir sestir.Kimine göre bugünün ta kendisidir.Kimine göre finaller bittikten sonra yoğun olarak hissedilen duygudur.Bazen de kaçan kovalanır taktiğini uygulamaktır.Ayaklarının yere değmediği zamandır.Annenin yanında olduğunu hissettiğin andır.Bazen iyileşmektir.Bazen aldığın nefes için binlerce şükür göstergesidir.Doğum gününü kutlayabilmektir.Koskocaman bir çikolatayı yiyebilmektir.Yağmur yağdığı için sevinebilmektir…Tatile sevdiklerinle gitmektir.Bir salıncakta fütursuzca sallanmaktır.Kuş cıvıltısıyla sevinmektir.Bir annenin bebeğini kucaklayabilmesidir.Yılbaşı ağacı süslemektir.Başkasının dertlerini dinleyebilmektir.Zor zamanda birinin elinden tutmaktır.Sevdiğin renkte bir elbise giyebilmektir.Sevdiğin bir cep telefonunu satın alabilmektir.Başkalarının karnını doyurduğunda yaşadığın gülümsemedir.Arabanda dinlediğin yüksek seste müziktir.Ağaçtan meyve toplayabilmektir.Sevdiğin birine hediye almaktır.Temiz bir nevresimde yatmaktır.Eski insanlara göre de mutluluk 3 meziyette gizliymiş: “görmemek,işitmemek,söylememek “ de !!
     
 Sebepsiz süresiz fazla sorgulamadan kıymeti bilinmesi gereken duygudur mutluluk !!
Hatta ben mutluluğu tarif etmeye kalktığımda; şu espiriyi de yapasım gelir :) “mutluluk,belki de bir kusun kanadında..diye devam edesim gelir..yaa hakikaten hiç oraya baktınız mı? Bir dikkat etmek lazım :))


"...
ve
mutluluk
bir kibrit çöpü, ne kadarcık yanarsa
..."
Edip Cansever'in dizeleriyle kısa ve öz!

21 Aralık 2011 Çarşamba

Braxton Hicks Kasılmaları

Günümüzde zaman zaman yalanci kasılmalar olarak da adlandırılan Braxton Hicks kontraksiyonları genelde gebeliğin son trimesterında başlamakla birlikte zaman zaman ikinci trimesterda da gözlenebilir. Rahiminizi oluşturan kaslar 30-60 saniye kadar kasılarak daha sonra gevşer. Bu kasılmaların süresi zaman zaman iki dakikaya kadar uzayabilir. Braxton Hicks kontraksionları sizi ve rahiminizi gerçek doğuma hazırladığından alıştırma kasılmaları olarak da adlandırılmaktadır ve bazı özellikleri vardır:
·         Şiddeti sabit olmayıp değişkendir.
·         İki kasılma arasındaki süre çok kısa değildir.
·         Olup olmayacağı ya da ne zaman geleceği önceden tahmin edilemez.
·         Ritmik yani düzenli değildir.
·         Ağrı vermekten çok rahatsızlık yaratıcıdır.
·         Sıklığı ve şiddeti giderek artmaz
Neden olur?
Braxton Hicks kasılmalarına neden olan olayların mekanizması açık değildir ancak bu konuda bazı spekülasyonlar vardır. En sık kabul edilen görüş bu kasılmaların rahimin kendi sertliğini sağlamasına yardımcı olduğu ve plasentaya kan akımını kolaylaştırdığıdır. Braxton Hicks kasılmaları rahim ağzında açılma ya da incelmeye neden olmazlar. Bununla birlikte doğum zamanı yaklaştıkça kasılmaların şiddetinde ve sıklığında bir artış görülebilir.Bu kasılmalar yalancı doğum sancıları olarak adlandırılır ve rahim ağzının doğuma hazırlanması ile açılması ve incelmesine yardımcı olabilirler.
Braxton Hicks kontraksiyonlarını tetikleyebilen durumlar?
·         Bebeğiniz ya da siz çok hareketli ve aktifseniz
·         Birisi karnınıza sertçe dokunursa
·         Mesaneniz çok dolu ise
·         Cinsel ilişki sonrasında
·         Uzun süre susuz kalmışsanız
Nasıl baş edilebilir?
Braxton Hicks kasılmaları genelde zararsız ve ağrısız kasılmalardır ancak yine de bu durum sizi rahatsız ediyorsa önüne geçmek için bazı basit öneriler işe yarayabilir.
·         Pozisyon değiştirin. Eğer uzun süredir ayakta ve dolaşıyorsanız uzanın ya da eğer kasılmalar siz oturur ya da uzanırken başlamışsa kısa bir yürüyüşe çıkın.
·         Ilık bir duş yapın
·         4-5 bardak su için. Eğer kasılmaları başlatan durum dehidratasyon ise su içmek çok işe yarayacaktır.
Bu basit önlemler ile kasılmalar geçmiyor, sıklığı, şiddeti ve yarattığı rahatsızlık giderek artıyorsa mutlaka zaman kaybetmeden doktorunuza haber verin.

Doğuma Az kala...

Bebişim bugün 35 hafta 5 günlük :)
Kilo durumuma gelince gayet normal bir seyirdeyim,şuana kadar toplam 9-10 kilo arasında aldım,doktorum normal olduğunu belirtti.Hatta ben kilo durumunda biraz geçerim diye beklerken dengeyi yakalamam beni mutlu ediyor.Artık doğuma günler yaklaştıkça evde tek kalmamaya çalışıyorum.Eşiminde yılbaşı işleri nedeniyle yoğun bir temposu var bu aralar,beni evde yalnız bırakmamak için sabahtan annemlere bırakıyor.Hem benim için daha iyi geçiyor zaman.Annemle bebek için bir şeylere bakıyoruz ve anneannemlerin evide kalabalık olduğu için zaman daha keyifli geçiyor.Bugün annemle sabah kahvaltısından sonra Elif'i okula bıraktık ve miniğim için birkaç alışveriş yaptık.Eve döndüğümüzde biraz süprizler oldu.Neslihan yenge de 2 aylık hamile,onun hamileliği biraz zor geçiyor.doktor kontrolünden sonra eve geldiğinde birden bayıldı ve midesi aşırı bulanıyor.Her bayanın hamileliği gerçekten farklı seyir gösteriyor.Bende hiç böyle birşey olmadı.Bugünüm yoğunlukla geçti.Saat gecenin 01:00 i eşimle evimize yeni geldik.Sanırım bu hafta yalnız kalmamak için aynı koşuşturmaca devam edecek,evde olmayacağım genelde....

20 Aralık 2011 Salı

Teknoloji benim Herşeyim :)

Başlığa bakarak aldanmayalım aslında. Teknoloji, hayatımızı önemli bir şekilde etkilese de, hayatımızı kolaylaştırsa da olumsuz yönlerini de yabana atmamamız gerekiyor. Özellikle çağımızın vazgeçilmez ihtiyacı olması bu durumu değiştirmemeli.
Gün geçtikçe zaten hayatımızın içine daha çok girmektedir. Artık evimizin ihtiyaçlarını bile avuç içi bilgisayarlara listeliyor, aracımızla markete gidiyor, elektronik etiketlerden günlük fiyatlarını öğreniyor, ihtiyaçlarımıza göre yeterli sayıda ve hatta elektronik tartılardan geçirip yeterli miktarda satın alıp eve dönüyoruz.

Düşünelim bir kere acaba teknoloji olmasaydı hayat nasıl olurdu. Eğer teknoloji olmasaydı ocak ya da fırın sayesinde yemeklerimiz pişiremezdik, buzdolabı olmasaydı besinleri soğuk tutamazdık. Bunlar günlük hayatımızdan çok basit örnekler. Ama bizler için çok önemli araçlar.
Günümüzde en çok kullandığımız cep telefonunu bir başka örnek olarak vermek istiyorum. Düşünsenize eğer cep telefonu olmasaydı o kadar bedava mesajı kime atacaktık. Arkadaşlarımızla nasıl mesajlaşacaktık. Bunlar bir yana cep telefonu çok önemli bir icat, teknolojik araçtır. Hepimizin de bildiği gibi cep telefonlarının asıl amacı iletişim kurmaktı. İlk çıktığında cep telefonunu mesaj çekmek ve konuşmak(bundan kastettiğim iletişimdir.) için kullanırdık.
Ama zamanla bu çok önemli teknolojik alete çok önemli başka özellikler de eklendi. Kamera, yol bilgisayarı,ses kaydı gibi. Artık yanımızda ekstradan fotoğraf makinesi, hesap makinesi, takvim, kamera taşımamıza gerek kalmadı. Çünkü bunların hepsini artık bir makineyle yapabiliyoruz. Tabi ki bazen bu özellikler kötüye kullanılabiliyor(özellikle kamera). Ama her şeyin olduğu gibi teknolojinin gelişmesinin de bazı dezavantajlarının olduğu inkar edilemez bir gerçek.
Cep telefonundan bahsetmişken çağımızın çok çok önemli icatlarından birisi olan bilgisayarı da unutmamak gerekir. Aslında artık o kocaman masaüstü bilgisayarların sayısı azaldı. Artık insanlar daha küçük şeylere yöneldiler. LCD ekranlar, laptoplar çıktı. Ama hepsinin de görevi aynı. Yalnızca boyutlarında bir değişme oldu. Az önce cep telefonundan bahsederken cep telefonlarında da internete bağlanma özelliğinin olduğunu söylemeyi unuttum. Burada söylemiş olayım. Eskiden bilgisayar çok az evde bulunurdu. Oysa şimdi bir evde iki ya da daha fazla da var. Artık herkesin kişisel bir bilgisayarı var.
Bi de tabi bilgisayarda olmazsa olmazlardan bana göre o olmasa bilgisayarın bir hiç olduğu bir icat var ki çok önemli. Bir tıkla istediğimiz şeyleri önümüze getiriveriyor. Tabiki anladınız neden bahsettiğimi. İNTERNET. İnternet gerçekten çok hem de çok önemli. eskiden 20 ciltlik ansiklopedilerin, sözlüklerin aptığı şeyleri o yapıyor. Hem de bize çok fazla enerji sarf ettirmeden. İnternet olmasaydı da ansiklopedilerde aramaya çalışsaydık bize gereken şeyleri bir sürü zaman kaybımız olurdu. Ama bunun avantajlarından biride bir şey ararken başka bir şeye bakıp onu da öğrenebilmemizdi. İnternette ise böle bir durum söz konusu değil. Çünkü genellikle arama motoruna neyi yazarsan o konuyla ilgili bilgiler çıkar. Yani ekstra bir şeyler öğrenemezsin pek. İnternetin iyi yanlarından birisi de aynı zamanda haberleşme de yapabilmemizdir. Özellikle MSN diye adlandırdığımız şey bunu çok güzel başarıyor. Telefon konuşması gibi hızlı bir biçimde karşılıklı konuşmamıza olanak veriyor. Bunun yanı sıra web cam le de görüntülü olarak konuşabiliyoruz.
Bu kadar olumlu özelliğin yanı sıra tabiî ki olumsuz yanları da yok değil açıkçası.Öncelikle insanın mevcut geleneklerini,kültürlerini,kutsal değerlerini zamanla kaybettirdiğini düşünüyorum.Küçücük çocukların bile ellerinde bir cep telefonu var.Hem de amaç dışında kullanılıyor.Bunun yanı sıra başta aile içi iletişimi çok olumsuz yönde etkilemekte.İşten ya da dışarıdan gelen aile ferdi,ailesiyle sohbet edeceği yerde,bir şeyler paylaşacağı halde,eve gelir gelmez bilgisayarını açıyor ve hemen bilgisayar başına oturabiliyor.Başka örneklerle de bunu çoğaltmak mümkün.
Yayılan radyasyonla insan hayatının da kısalttığını göstermekte.İnsanı bağımlı hale getirmekte,kısaca pasif bir duruma düşürmektedir.Son zamanlarda da televizyonlarda da görüyoruz.Oboziteye bile etki yapmakta,obozite durumunu artırmakta.İşte bunları teker teker saydığımızda da teknoloji hayatımızı tabiyki kolaylaştırsa da,dengeli ve ölçüyü kaçırmadan kullanmakta çok fayda olacağına inanıyorum.Her şey bizim elimizde olduğundan gerektiğinde,teknolojiyle araya mesafe koyulması bizler için daha faydalı olacaktır.Bi düşünsenize durumun böyle olmadığını,neredeyse artık evden çıkmadan insanlar işlerini halleder duruma gelecekler.Bu durum başlı başına bir tehlike oluşturacaktır.O nedenle dengeli kullanımda fayda var.En azından teknolojiyle aramıza mesafe koyabilirsek bizleri pasif durumdan aktif duruma getirecektir.Bunu da paylaşmak istedim !!...

19 Aralık 2011 Pazartesi

Gebelikte Doktorlara sorulan komik sorular,ilginç cevaplar :)

Soru: Kocam külot yerine boxer don giyerse hamile kalma olasılığım artar mı?
Cevap: Evet ama hiç bir şey giymezse daha çok şansınız olur.
Soru: 35′ten sonra çocuk yapmak doğru mudur?
Cevap: Hayır, 35 tane yeterli görünüyor.
Soru: Bebeğin cinsiyetini öğrenmek için en güvenilir yöntem nedir?
Cevap: Doğurmak.
Soru: Doktorum bana doğum yaparken hissedeceğim şeyin acı değil sadece normal bir baskı olacağını söyledi, bu doğru mu?
Cevap: Tabii, bakiniz meteoroloji uzmanları da kasırgayı normal bir doğa olayı olarak tanımlar.
Soru: Bebeğimiz gecen hafta dünyaya geldi. Karım ne zaman kendini yeniden iyi hissetmeye ve normal davranmaya başlayacak?
Cevap: Çocuklar ayrı eve çıktıkları zaman.
Soru: Tam olarak ne zaman hamile kaldığımı nasıl bilebilirim?
Cevap: Yılda bir kere seks yaparak.
Soru: Kusmalarımın hamileliğin sabah bulantılarından mı yoksa grip olduğumdan mı kaynaklandığını nasıl bilebilirim?
Cevap: Eğer gripseniz iyileşirsiniz.
Soru: Hamile kaldığımdan beri göğüslerim ve hatta ayaklarım bile büyüdü. Hamilelikte küçülen bir şey var mı?
Cevap: Evet, idrar torbanız.
Soru: Hamile kaldığımdan beri kızarmış soğan halkaları olmadan yatağa giremez oldum. Bu aşerme normal mi?
Cevap: Onlarla ne yaptığınıza bağlı…
Soru: Hamileliğim ilerledikçe, yabancılar bana daha çok gülümsemeye başladı. Neden?
Cevap: Çünkü onlardan daha şişmansınız.
Soru: Hamileliğin son zamanlarındaki seks, hangi şartlarda doğumu başlatır?
Cevap: Eğer bu olay, kocanızla başka bir kadın arasında olursa.
Soru: Doğum hemoroit sebebi olabilir mi?
Cevap: Doğum, bahane bulmak istediğiniz her şeyin sebebi olabilir.
Soru: Anne sütünü saklamak için en uygun yer neresidir?
Cevap: Göğüsleriniz.
Soru: Meme pompalarının güvenli bir alternatifi var mı?
Cevap: Evet, bebek dudakları.
Soru: Bebeği sütten ne zaman kesmek gerekir?
Cevap: Dişleri çıkmaya başladığında.
Soru: Kavrama refleksi nedir?
Cevap: Taze annenin memelerini gören taze babanın reaksiyonudur.
Soru: Bir anne emzirirken hamile kalabilir mi?
Cevap: Evet ama önce bebeği memeden ayırıp uykuya yatırırsanız işiniz daha kolay olur.

Hamileliğe ait komik anektodlar :/

Sağlık Memuru Sinan Aslan'ın anısı:
''Acil servise başvuran gebe bir hastanın anomnezi (bilgileri) alınırken 'suyunuz geldi mi acaba'' diye sordum. Kendisi ise 'kör olası muhtar, üç gündür suyumuzu kesti' şeklinde cevap verdi.

Hemşire Cennet Mutlu'nun anısı:
''Dermatoloji servisinde bir nöbetimde, yumurta alerjisi olan bir hasta sabah kahvaltıda gelen yumurtayı yemiş ve alerjisi gelişmişti. Hastaya, 'yumurtaya alerjiniz olduğunu biliyorsunuz neden yediniz' diye sorduğumda, hasta bana kızıp bağırarak hemşire gözlem kağıdını gösterdi ve 'suç sizin, buraya yazmamıştınız ben de yedim' dedi. Bu olaydan sonra hemşire gözlem formlarındaki alerji bölümünü daha dikkatli doldurmaya çalışıyordum.''


Hemşire Nurhan Ulusoy'un anısı:
''Yıl 1997, Ege Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Yoğun bakım servisinde gece nöbetindeyim. Kalp ameliyatı olmuş entübe bir hastayı takip ederken, saat gece 02:00 civarında yoğun bakımda genel müzik yayını yapıldığı için radyo programında, bir anda sunucunun 'bir tokat atın ve kendinize gelin' dediğini duyduğum an, hastanın kendi suratına indirdiği tokadı görünce şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım. Sunucunun aynı sözü tekrar etmesiyle hasta elini yukarı kaldırdığı an, 'ne yapıyorsun, o sadece bir radyo programı' dedim ve hastanın elini tuttum. Yapılan yayın yarı uyanık hastamı çok etkilemişti.''

Hemşire Selma Karakaplan'ın anısı:
''Hasta yakını yoğun bakımdaki bir hastasını görmek isteyince hemşire arkadaş, 'galoş giy gel' dedi. Bir süre sonra, birde ne görelim... Hasta yakını galoşları ellerine ve kafasına geçirmiş hastasının yanında duruyordu.''

Hemşire Şenay Karaaslan'ın anısı:
''1991 yılında ilk görev yerim Erzurum Araştırma Hastanesi'nin acil servisine başvuran kadın hastaların büyük çoğunluğu şikayetlerinin nedenleri sorulduğunda 'ben bilmem beyim bilir'' diye cevap verirdi. Acile başvuran kadın doğum hastalarına da rutin olarak son adet tarihi sorulduğunda da yine aynı cevap alınırdı. İşin ilginç olanı, gerçekten de beyleri son adet tarihlerini tam olarak bilirlerdi.''

Hemşire Naciye Sarıbaş Yurtçu'nun anısı:
''Diyarbakır'da çalıştığım dönemde, hasta yakınları tanıdığı çalışanlardan beyaz önlük alarak hastane çalışanı gibi binaya girerlerdi. Ancak bir gün koridorda kasketli, bıyıklı ve şalvarlı bir adamın beyaz önlük giyerek içeri girmeye çalışmasını unutamam.''

Hemşire Niymet Hazar'ın anısı:
''Kemer Devlet Hastanesi Acil Servisine başvuran hastaya, önce girişe gidip orada hasta kaydını yapması gerektiğini belirttik. Hasta uzun zaman geçtikten sonra gelip, 'Kiriş'e gidip geldim, şimdi hasta kaydını nasıl yapacağım' dedi. O sıra herkes birbirine bakıp, 'bu hastayı Kiriş'e kim gönderdi' derken, yanlış anlaşılma olduğu, hastanın giriş yerine Kemer'in beldesi Kiriş'e gittiği anlaşıldı.''
Hemşire Neriman Küçük'ün anısı:
''1998 yılında yenidoğan servisinde çalışırken, sarılık tanısı ile bir bebek yatırıldı. Bebeği servise kabul ettiğimiz sıra, kaynana gelinin sürekli kafasına vurarak söyleniyordu: 'ben sana demedim mi? Bebeği sarı su ile yıka dedim. Beni dinlemedin bak ne hale geldi. Gelin, hem dayak yiyor hem de ağlayarak, 'Anne, ne dediysen yaptım. Sarı tülbent ört dedin, örttüm. Sarı ip bağla dedin, bebeği sarı ipe doladım. Ben ne bileyim sarı su nasıl oluyor?' Ben de kaynanaya, bu söylediklerinin hiç birisi bebeği iyileştirmez, boşuna gelinine kızma. Bebeğin kanının değişmesi lazım. Daha erken hastaneye gelmeniz gerekiyordu' dedim, ama kaynananın öfkesini dindirmek mümkün olmadı.''

18 Aralık 2011 Pazar

Haftanın en "iki kişilik" günü

Pazar Günleri!
Bir pazar günü daha sona erdi 
En güzel olanı tam kadro kahvaltı 
Cıvıl cıvıl sesinizle güne başlamak 
Pazar sabahının güzelliğiydi! 
Biz çoğaldıkça eksildik 
Eksildikçe çoğaldı özlemlerimiz 
Yitirip,yitirip sevdiklerimizi 
Ekmeği kana doğrayıp yedik 
Asıldı suratlar unuttuk gülmeyi 
Pazar günleri daha bir hüzün 
Sol yanımızdan vurgun yedik! 
Her pazar payımıza düşen 
Hayalleri yeniden yaşadık 
Yaşadıkça bakışlarımızı 
Kaçırdık birbirimizden 
Korktuk gözlerimizdeki 
Acıyı görmekten 
Korktuk göz göze gelip 
Geçmişi yad etmekten 
Geçmiş pazar sabahlarınıın 
Güzelliklerinden, 
Korktuk!
                     Seda Ahmet


Pazar Sabahları :))

Haftanın en sevdiğim günündeyim. Evinde otur,rahat kanepene uzan, kahveni al, 
dvd ni izle kardeşim.Daha güzeli var mı ya…
Pazar günlerinin kişiye özel geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü güzel bir uykunun ardından sakin başlanan haftanın tek günü.
Sucuklu yumurta,demlikte çay,keyifle hazırlanmış güzel bir kahvaltı masası, ekleriyle beraber bin sayfayı bulan gazeteler ile özdeşleşmiş bir gün Pazar günleri benim için.Belki eşim evde olduğundan,beraber yapacağımız çok şey olduğu için seviyorum pazarları.Eskiden durum farklıydı tabi,evlenmeden önce ise Pazar günleri benim için 14 senedir istisnasız : "üfff yarın okul var" dedirten gündü.Şuan durum değişti,mutluluk veren bir gün.Miskinlik tavan yapıyor,ıvır zıvır şeylerle ilgilenebiliyoruz,Çay,kahve eşliğinde gazeteler okunması,Pazar gezintisinin yapılması beni çok mutlu yapan şeyler arasındadır.
Haftanın en "iki kişilik" günü.
Ve aynı zamanda ;
Haftanın en çabuk biten günü !!...



Misafir Ağırlama tamamlanmıştır :)

Bugün miniğim,Öykü Deren’im : 35 hafta 2 günlük :)

Misafir günümüz dün başarıyla atlatılmıştır.Çok çok koşuşturduğum söylenemez ama bir ev sahibi olarak üstüme düşenleri çok iyi yaptığımı düşünüyorum.Zaten halalarım hepsi  yardım ettiler.Güzel,bol sohbetli,anlamlı bir gün oldu.Dedem vardı,Babaannnem, 2 küçük,2 büyük halam geldiler.Vee onlar varken güzel bir sürpriz oldu.Bebişin beşiği geldi.Birazdan paylaşacağım tatlı beşiği.Minik meleğim inş. İçinde mutlu bir şekilde uyusun ve büyüsün.Annesini babasını üzen bir bebiş olmasın :) Akşama ise yine misafir vardı.Bu defada İlhan dayım,Seyhan Halamlar ve çocukları vardı.Abartmıyorum ama dün 15 kişiyi ağırladım.Çok yorucuydu diyemem,herkes yardım ettiler ama sonuçta ağırlayan ve ev sahibi ben olduğum için yine de bir koşuşturmaca içindeydim.Minik bebeğim bile içimde kıpır kıpırdı.

İkramlarım da iyiydi diye düşünüyorum.Ellerimle sardığım sarmalar,pohaça,kakaolu kek,supangleyi ben yapmıştım,kendi ellerimle.Misafirlerden de su böreği,patatesli börek ,turşu ve kısır yapıp getiren oldu.Ve hepsini afiyetle yedik.Eğlenceli bir gün oldu,atlattığım için mutlu ve huzurluyum.
Pazar gününe de mutlulukla uyandım.Bebişin beşiği yanı başımızdaydı ve beşiği görmek bile beni öyle mutlu etti ki…gayet de yakıştı eve,daha tam tamamlamadan,bebişin yatağının ütülerini bile yapmadan çektim  fotoğraflarını  :)




                                                   Bebiş mutlulukla uyusun inş.
                                                   tatlı rüyalar görsün
                                                  annesini de hiç üzmesin !! ...

17 Aralık 2011 Cumartesi

Doğum Aylarına göre Kişilikler...

OCAK'TA DOĞANLAR:
Hırslı ve ciddi kişilik öğrenmeyi ve öğretmeyi sever, İnsanların zaaflarını ortaya çıkarmayı sever, Çok eleştirir, Akıllı ve planlı programlıdır, Çok çalışır ve üretkendir, Duyarlı ve derin hisleri olan biridir, İnsanı nasıl mutlu edeceğini bilir, Aşırı dikkatlidir, Bünyesi kuvvetlidir, Zor heyecanlanır, Romantiktir ama aşkini ifade etmekte zorlanır, Çocukları sever, Evcil ve sadık bir eş olur, Sosyal yönden zayıftır.
(inş.minik meleğim Ocak ayında doğar,tam bir Oğlak kızı olcak,nasipse)..
Bizi ilgilendiren ayları kırmızı ile belirttim !!


ŞUBAT'TA DOĞANLAR:
Somut şeylere önem verir, Değişkendir, Sessiz utangaç ve ağırkanlıdır, Kendine güveni pek yoktur, Dürüsttür, Özgürlüğüne düşkündür, Bazen saldırganlaşır, Kesin olmayan işlerden hoşlanmaz, Inatçıdır, Hayallerinin peşinden gider, Batıl inançlara eğilimlidir


MART'TA DOĞANLAR:
Çekici kişilik sahibidir, Utangaç ve tutucudur, Esrarengizdir, Cömert ve sempatiktir, Rahatına düşkündür, Duyarlıdır, Hizmet etmekten zevk alır, Kolay sinirlenmez, Güvenilirdir, Nezakete önem verir, İyi bir gözlemcidir, İntikamcıdır, Seyahat etmeyi sever, Dikkat çekmeyi sever, Dekorasyona meraklıdır, Tempolu müzikleri sever, Çok değişkendir


NİSAN'DA DOĞANLAR:
Aktif ve enerji doludur, Çabuk karar verip çabuk pişman olur, Şefkatlidir, Mantığını dinler, Diplomatiktir, İnsanları teselli etmeyi sever, Dostlarının sorunlarıyla yakından ilgilenir, Cesurdur, Maceraperesttir, Sevgisini ve ilgisini belli eder, Hafızası güçlüdür, Baş ve göğüs hastalıklarına eğilimlidir


MAYIS'TA DOĞANLAR:
Sert yapılıdır, Kolay sinirlenir, Kolay ilgi çeker, Fiziksel güzelliğe önem verir, Motivasyona ihtiyacı yoktur, sistematik çalışır, Hayal kurmayı sever, İleri görüşlüdür, Kolay sakinleştirilir, Anlayışlıdır, Kulak ve boyun bölgesi hassastır, Edebiyat ve sanatla ilgilidir, Evde oturmayı sevmez, Çocukları pek sevmez.
(Tam beni anlatıyor,harfi harfine,ancak en sondaki çocukları sevmez konusuna pek katılamayacağım ama şu yönüyle olabilir,şımarık laf dinlemeyen çocuklar çok itici gelir bana bu doğrudur)




HAZİRAN'DA DOĞANLAR:
Aynı anda birden fazla şey düşünür, Nazik ve tatlı dillidir, Hassastır, Kararsızdır, Komik ve eğlencelidir, Konuşkandır, Kolay arkadaş edinir, Kolay incinir, Gribe yatkın bünyesi vardır, Çok inatçıdır


TEMMUZ'DA DOĞANLAR:
İyi bir sırdaştır, Anlaşılması güç biridir, Aşırı gururludur, Başkalarının düşüncelerine aşırı önem verir, Sokulgandır, Kin tutmaz, Sempatiktir, Yalnız olmayı sever, Kolay öğrenir, Arkadaş sıkıntısı çekmez, Mide sorunları olabilir, Zor ikna olur, Ağır işleri sever


AĞUSTOS'TA DOĞANLAR:
Şakalaşmayı sever, Duyarlı ve ilgilidir, Korkusuzdur, Liderlik özellikleri vardır, Ruhbilimle ilgilenir, Kolay provoke edilir, Dikkatli ve tedbirlidir, Bağımsızlığına düşkündür, Yol göstermeyi sever, Romantiktir


EYLÜL'DE DOĞANLAR:
İyi bir konuşmacıdır, Sadık ve güvenilidir, Detaylarla uğraşır, Sorumluluk almayı sever, Bilgi ve kültüre önem verir, İnsanların hatalarını yüzüne vurmayı sever, Spor ve seyahati sever, İlişkilerinde seçicidir, Hislerini kendine saklar


EKİM'DE DOĞANLAR:
Herkesle sohbet etmeyi sever, İlgi odağı olmak ister, Yalancılığı, yapmacıklığı sevmez, Arkadaşlarına çok önem verir, Çabuk kırılıp çabuk toparlanır, Bencildir, Kendiliğinden yardım teklif etmez, Başkalarının düşüncelerine önem verir, Duygusaldır, Kendine kolay güvenmez, Etrafından çabuk etkilenir


KASIM'DA DOĞANLAR:
Eğlenceli kişiliği vardır, İnsanları kolay etkiler, Çalıskan ve sorumluluk sahibidir, Kontrolü ele almayı sever, Enerjik ve çevresini motive eden biridir, İyi bir liderdir, İçten ve yardımseverdir, Adil davranır, Sürprizleri sever, Hataları affetmez, İradesi güçlüdür, Derin duygularla sever, Herkesi olduğu gibi kabul eder, Sır saklamayı bilir
ARALIK'TA DOĞANLAR:
Sadık ve cömerttir, Sabırsızdır, Birlikte vakit geçirmesi eğlencelidir, Azimlidir, Sosyal yönü kuvvetlidir, Dostlarını kendinden fazla düşünür, Kızgınlığı Uzun sürmez, Sevildiğini hissetmek ister, Espri anlayışı gelişmiştir.
(Canım eşim iyi ki varsın,burcunu da kişiliğini de herşeyini de çok beğeniyorum.Bir erkekte en sadık ve güvenilir burç olarak görüyorum Oğlak Burcunu !!)

16 Aralık 2011 Cuma

35.haftamız :)

                     Tatlı Miniğimiz bugün tam 35 haftalık
Günler ilerledikçe bizimde heyecanımız iyice artmakta…Bu haftadan sonra artık,ayda bir olan muayenelerim iki haftada bir ve sonra da haftada bir olacak..Yani artık bebişin doğmasına çok az kaldı.Zaten bebekler bilirlermiş ne zaman doğacaklarını,onu aramızda görebilmek çok heyecanlandırıyor bizi  :)

Güzel bebek Öykü Deren’im  in bu haftadaki gelişimi :

35. hafta:

*  Bu haftanın sonuna doğru bebeğinizin boyu yaklaşık 46 cm. ve ağırlığı 2700 (2080-3330) gram!
* Bebeğinizin yeri giderek azaldığı için rahat hareket edemeyecek, hareketleri sınırlanacaktır.
*  Bebeğinizin yağ dokusu giderek artıyor ve buna bağlı olarak kolları ve parmakları boğum boğum ortaya çıkmaya başladı :)
*  Bu haftanın sonundan itibaren doğsa bile "erken doğuma" bağlı bir problem yaşama riski çok düşük. 
*  Eğer bebeğiniz bu hafta doğmuş olsaydı bebeğinizin özel bir bakıma ihtiyacı olmayacak ama bebeğinizin emme refleksi tamamen gelişmediğinden onu beslemekte sıkıntı yaşayabileceksiniz.
*  Bebeğinizin kafatasını oluşturan kemikler büyüme nedeniyle birleşmezler bebeğinizin kafası leğen kemiğine doğru inmeye başlar bebeğin bu pozisyona gelmesi doğum için önemlidir eğer bebeğiniz bu pozisyona gelmemişse alternatif doğum seçenekleri düşünülmelidir
*  Bu hafta  bebeğinizin bağırsakları, bağırsağın ilk hareketini sağlayacak olan koyu renkli katransı yapışkan bir madde ile doludur. Eğer bebek bir problem yaşarsa bu maddeyi doğumdan önce dışarı atabilir ve amniyon sıvısının berrak rengi yeşil rengini alır suyunuz geldiğinde yeşilimsi bir renk fark ederseniz hemen doktorunuza ulaşmalısınız bebeğiniz tehlike altında olabilir.
*  Öğleden sonraları kısa kestirmeler yapabilirsiniz ama öğleden sonra uykularını uzun tutmayın eğer uzun uyursanız gece uyuyamayacaksınız
*  Bu haftadan itibaren dişlerinizi mutlaka düzenli fırçalayın diş eti enfeksiyonları erken doğuma neden olabilir. Günde iki kez dişlerinizi fırçalayın
*  Sık tuvalete gidin ve rahminizin büyüklüğü nedeniyle idrar kesenizin dolması gerekmiyor yani tuvalete gitme sinyali almadan tuvalete sık  uğrayın.
*  Karnınız çok büyüdüğünden geceleri önünüzü göremeyebilirsiniz ve yolunuz üzerindeki nesnelere takılıp düşme riskini kaldırabilmek için bu nesneleri kaldırın.
*  Gün içerisinde karnınızı açık ve  küçük beyin veya küçük hanımın ellerinin, ayaklarının izlerini görmeye çalışın. Bebeğinize eşinizle birlikte seslenin muhtemelen bu sese tepki verecektir.
*  Nefes alıp verirken kalbinize gelen baskı nedeniyle zor anlar yaşayabilirsiniz kalbiniz daha hızlı atabilir veya teklediğini hissedebilirsiniz. Göğüs ağrısı hissediyorsanız doktorunuza başvurunuz.
*  Kafanızda sürekli sorular sizi yalnız bırakmaz kafanız hep meşguldür bebek bana mı benziyor eşime mi diye sorular hep vardır. Tek yapmanız gereken biraz daha sabretmek.
*  Bebeğinizin beyni gelişmeye devam ediyor. Sinir sistemi nöronları ve bağlantıları gelişerek doğumdan sonra uyarıları algılamak için tüm birimler çalışmaya hazır gelecek.
*  Artık uyumakta zorlanacaksınız hatta bir çok gece hiç uyumadan geçecek bu da bebeğe hazırlık için doğanın size verdiği bir hediyedir bebek doğduktan sonra uykusuz kalmaya onun sesini duymaya sizi alıştıran bir durumdur. Uyuyamadığınız için üzülmeyin çünkü öyle olması gerekli.



Yarın benim için büyük gün :)Birçok misafirim var,misafir ağırlama günüm...Onlar için üşenmeden ve özellikle belirtmem gerekiyor sekiz buçuk aylık hamileyken yaprak bile sardım,bir hamaratım sormayın gitsin…
Misafir e ne yapsak derdi ??
Evine misafir çağırmayı ve de yemek yapmayı seven herkesin ortak tatlı derdidir bu !!
Ne güzel bir şey işte; evde pasta,börek ve çörek pişmesine neden olan durumdur :) Yalnız belirtmem gerekiyor mümkünse misafir Pazar günü gelmesin :)


Misafir deyip de geçmemek lazım aslında.Misafir evi canlandıran, yalnızlığı azaltan kişidir.Yokluğunda özlenen bir de.Aynı zamanda insanı canından bezdirebilen kişide olabilir ama ben böyle düşünmüyorum. Sadece takıldığım konu ise eve misafir gelmesinden daha kötü bir şey varsa o da misafirin çocuklarıyla gelmesidir.Gerçi benimde bir çocuğum bebeğim olacak yakında inş. Ancak şımarık,söz dinlemeyen çocuklardan misafirlikte hiç hoşlanmam,onun dışında eve misafir gelmesi özeldir benim için,ağırlamayı,önlerine en güzel şeyleri sunmak beni çok mutlu eder…Yarın 7 kişi ağırlıyorum :/
Hadi bakalım başlasın hazırlıklar !!


                  
                        İşte bunu Ben sardım, Ben yaptım !! nasıl ama hamaratım 
                                                                  değil mi ?
                         Artık aştım kendimi,8.5 aylık hamile olmama rağmen 

                                                                bu yaprağı
                                     sarabildiysem,benden korkulur !! Ne dersiniz :))
                                  Eşimin de yardımı olmadı değil,baktı uzun sürcek
                                                    hemen bana yardıma koştu

                                               O'nun için ayrıca bir teşekkür !!
                                                        Misss gibi oldular valla :/
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...